YAĞLI CİLT VE SİVİLCE
YAĞLI CİLT:
Cildin yağlı ve genişlemiş gözenekli görünümü, hassas bir cilt, buna eşlik eden akne, roza ve seboreik dermatit gibi cilt problemleri oluşabilir. Yağlı ciltler; ciltlerinin çok kolay değişir, her şeyden etkilenip, kaşıntı, yanma, batma veya gerginlik hissi oluşabilir. Yağlı cilt büyük ölçüde genetiktir, ancak ergenlik döneminde hormonların sebum üretiminin hızlanmasına neden olduğunda hemen hemen herkesi bir dereceye kadar etkileyebilir. Kadınlar, hormon seviyelerinin ilaçlardan, hamilelikten ve daha sonra menopozdan etkilenmesi nedeniyle yağ üretiminde ek dalgalanmalar yaşayabilir. Egzersiz, androjen seviyelerini artırabilir ve bu da daha fazla sebum üretimine ve yağlı cilde yol açabilir. Sağlıklı bir parlak cilt görünümü ile can sıkıcı bir yağ parlaması arasında baya ciddi bir fark vardır. Eğer yaşadığınız parlama sadece yaz mevsiminde, sıcak havalar nedeniyle gerçekleşiyorsa, bu normaldir. Ancak kış mevsiminin ortasında bile bu durumu yaşıyorsan, o zaman cildinin yağlı bir yapısı olduğundan söz edebiliriz.
Yağlı ciltler Baumann cilt tiplemesinde Oily-O olarak tanımlanır. Bu cilt tipinin derileri duyarlı olanları Sensitive-S olarak tanımlanır. Bu ikisi OS olarak tanımlanır ve bu hastalar ciltlerini alerjik, kolay tahriş olan ve kızaran bir cilt olarak ifada ederler. Derileri değişen her koşulla birlikte kızarma, kaşıntı ve deri pullanma ile kendisini göstermekte(daha önce bu durum “kozmetik veya kozmetik intolerans sendromu” olarak tanımlanmıştır). Bu cilt tipine sahip hastalar sıklıkla kokulara ve kozmetik içeriklerine karşı derilerinde reaksiyonlar ve şikâyetlerinde alevlenme tepkileri gösterirler. OS cilt tipine sahip kişileri ciltlerinde doğal bariyer sistemi bozulmuş ve cilt bağışıklık tepkisinde normalden artış söz konusudur. OS tipi leke varlığına göre pigmente-P ve normal-N, yaşlanma sürecinin deri belirtilerine göre, kırışıklık-W ve gergin-T cilde sahip hastalar olmak üzere OSPT; OSPW, OSNT ve OSNW şeklinde alt fenotiplere ayrılmakta.
Yağlı cildin sorunları
Ergenlik dönemiyle birlikte hormonlarımız daha çok çalışır ve cilt daha çok yağ üretmeye başlar. Eğer cilt bu döneme sıkışıp kaldıysa yağlanma sorunu devam eder. Genetik, iklim, cildin susuz kalması ve yanlış cilt bakım ürünleri de ciltte yağlanmaya neden olabilir. Bu tür bir durumda en sık yaşanan sorun sivilce ve siyah noktadır. Çok fazla yağ üreten yağ bezleri nedeniyle bakteri oluşumu artar ve gözenekler tıkanır.
Yağlı cilde her zaman cilt lekelerinin de eşlik ettiğini söyleyemeyiz. Ama eğer cildin yağlıysa lekeye daha meyilli olduğun bir gerçektir. Ölü cilt ve gözeneklerde biriken kalıntılar sonucunda çoğunlukla ciltte bakteri gelişir. Bu da akne ve iltihap oluşmasına neden olur. Bu gibi durumlarda sivilcenin iyileşmesi daha zordur ve sivilce lekesi oluşma olasılığı artar.
Bu tür bir ciltte yağ bezeleri hiperaktif bir şekilde çalıştığı için gözeneklerde normalden çok daha fazla yağ birikir. Bu da özellikle T bölgesinde çok daha büyük gözeneklerin oluşmasına neden olur.
Bazen neden sadece susuzluktur. Cildin yağlı olsa da dokunduğunda kuru bir his veriyorsa, susuz kalmış demektir. Deri susuz kaldığında yağ bezeleri bu eksikliği yağ eksikliği ile karıştırır. Cildimizi nemli tutmakla görevli olan yağ bezeleri, aşırıya kaçarak sorunu gidermek için daha fazla yağ üretir. Bu durum ince çizgiler ve pullanmayla da kendini gösterebilir.
Bol pudralı mat bir fondötene rağmen makyajın uzun süre dayanmıyorsa sebebi yağlı cilttir. Makyaj ürünleri yağ bazlı olduğundan, cildindeki yağ makyaj malzemelerinin içerisindeki yağı çeker ve parçalar. Bu da makyajın ömrünü kısaltır. Nemli bir ciltte ise makyaj çok daha uzun süre sorunsuz dayanabilir.
Ağır içerikli ürünler kullanmak sorunu daha da kötüleştirmeden başka bir işe yaramaz. Susuzluk sorununda da bahsettiğimiz gibi, nemsiz kalan yağ bezeleri bunu yağ eksikliği ile karıştırarak uzun vadede çok daha fazla sebum üretmeye devam edecektir.
Eğer akneli bir cilt yapısına sahip olanlar yeni sivilcelerin oluşumunu engellemek için özellikle yağ bazlı temizleyicileri kullanması gerekiyor. Böylece fazla sebum temizlenir ve akne oluşumuna sebep olacak temel faktör ortadan kalkmış olur. Yağ bazlı temizleyiciler sebum (yağ) fazlasıyla daha etkili mücadele etmeleri sebebiyle, sanılanın tam aksine, yağlı ve karma ciltler için de çok daha uygun çözümler.
Tedavi:
Cildimizde kirliliğe sebep olan bazı maddeler suya, bazı maddeler ise yağ türevi maddelere ilgi duyuyor ve bu maddeler içinde çözünüyorlar. İşte ikili temizliğin temeli de tam olarak benzer benzeri çözer bilgisine dayanmakta. Yağ bazlı temizleyici ciltteki fazla sebum, ölü deri hücreleri, silikonlar, güneş koruyucular ve makyajın temizlenmesini; su bazlı temizleyici ise çevresel kirliliklerin, terin ve yağ bazlı temizleyiciden kalan artıkların arındırılmasını sağlar. Yağ bazlı temizleyiciler cildin sebum dengesini düzenleyerek cildin su-yağ dengesinin korunmasına yardımcı olurken, su bazlı temizleyiciler de cilt bakım rutininin ilerleyen aşamalarında kullanılacak ürünlerin daha iyi emilmesini, cildin nemlenmesini ve ideal pH değerini bulmasını sağlar.
Birinci Aşama: Yağ Bazlı Temizleyiciler
Yağ bazlı ürünler deyince sanki cildi ekstra yağlandıran, aknelerin artmasına sebep olacak ve cildi daha kirli hale getirecek bir çağrışım oluşuyor ilk anda. Ancak tam tersi bir etki söz konusu. Eğer akneli bir cilt yapısına sahipsen yeni sivilcelerin oluşumunu engellemek için özellikle yağ bazlı temizleyicileri kullanman gerekiyor. Böylece fazla sebum temizlenir ve akne oluşumuna sebep olacak temel faktör ortadan kalkmış olur. Yağ bazlı temizleyiciler sebum (yağ) fazlasıyla daha etkili mücadele etmeleri sebebiyle, sanılanın tam aksine, yağlı ve karma ciltler için de çok daha uygun çözümler.
Yağ bazlı temizleyicileri özel cilt bakım yağları ile karıştırmamak gerek. Cilt bakım yağları gerçekten de yağlı ve karma cilt tipleri için pek uygun değil… Yağ bazlı temizleyiciler özellikle makyaj kalıntıları ve gün boyu biriken kiri ve sebum fazlasını temizlemek için ideal olduğundan akşam rutinindeki temizlikte oldukça önemli. Sabah cilt temizliğinde de gece boyu salgılanan sebumu ve gece uygulanan cilt bakım ürünlerinden arta kalanları temizlemek için tercih edilebilir. Yağ bazlı temizleyicileri bir ped ya da avuç içi yardımıyla uygulanabilir. Cilde eş şekilde yaymak ve parmak uçlarıyla nazik oval hareketlerle cildin absorbe etmesine yardımcı olmak tavsiye edilir. Temizlik aşamasında hafif masaj yapmak hem cildin arınmasına hem de kan dolaşımını artırmaya yardımcı olur. Özellikle kış aylarında kan dolaşımının artmasına yardımcı olmak önemli… Durulamak için ise ılık su kullanmak yağ bazlı temizleyiciyi çıkarmayı kolaylaştırır. Durulama esnasında cildini ovuşturmaktan kaçın! Böyle sert hareketler cildin kırışmasına yol açar, avuç içleri ile nazik vuruşlar yapmak daha doğru bir yaklaşım olur.
İkinci Aşama : Su Bazlı Temizleyici
Bu aşama hepimiz için biraz daha tanıdık. Yağ ile çözülmeyen ve suyla beraber akıp gidecek kirlilikler için iki farklı formda temizleyici seçeneği var: temizleyici jel formu veya köpük oluşturarak temizleyen “foam cleanser”lar. Ve bolca su! Su bazlı temizleyicilerde bolca köpük bulmak mümkün ama köpüğün kendisinin temizliğe çok bir etkisi yok. Sadece daha temiz, fresh bir his bırakıyor ve cilt temizliğini daha eğlenceli hale getiriyor… Bu yüzden birçok marka ürünlerini olabildiğince çok köpürecek şekilde tasarlıyor. Su bazlı temizleyici seçerken cilt tipi çok önemli bir faktör. Farklı cilt tipleri için farklı pH değerinde temizleyiciler tercih edilmeli. Cildin için doğru olan temizleyici cildinde ideal pH dengesinin kurulmasına yardımcı olmalı. Cildinize uygun olmayan bir temizleyici kullanmak ciddi sorunlara neden olabilir.
Cilt temizliği sonrası cildinizde gergin bir his oluşuyorsa ya da hafif bir yanma hissediyorsan, bu cildinin iyice temizlendiğine dair bir işaret değil! Aksine kendin için doğru temizleyici kullanmadığını gösteriyor. Örneğin yağlı bir cilde sahipsiniz ve temizlerken cildini çok fazla kurutan bir temizleyici kullanıyorsun. Bu kuruma hissi sana fazla sebumdan kurtulduğunuz için ideal bir temizlik deneyimi gibi görünebilir. Oysa cildin kaybolan yağın yerine yenisini üretmeye çalışacağından cildin kısa sürede çok daha fazla sebum üretmeye başlayabilir. İşte bu yüzden pH değeri hakkında bilgi sahibi olmak ve pH değerine göre temizleyici seçmek önemli. Ph ve cilt yazımızda ayrıntılar mevcuttur.